SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SALAT

<< 308 >>

باب: الصلاة إلى الراحلة والبعير والشجر والرحل.

98. Yük Devesine, Beş Yaşındaki Deveye, Ağaca Ve Deve Palanına Karşı Namaz Kılmak

 

حدثنا محمد بن أبي بكر المقدمي: حدثنا معتمر، عن عبيد الله، عن نافع، عن ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم : أنه كان يعرض راحلته فيصلي إليها، قلت: أفرأيت إذا هبت الركاب؟ قال: كان ياخذ هذا الرجل فيعدله، فيصلي إلى آخرته، أو قال مؤخره، وكان ابن عمر رضي الله عنه يفعله.

 

[-507-] Ibn Ömer'den şöyle nakledilmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem devesinin tam karşısına geçip ona doğru namaz kılardı."

 

Ravi'lerden Ubeydullah şöyle demiştir. "Nâfi'e 'develer huysuzlandığı zaman ne yapılır, ne dersin?' diye sordum. O da '(Allah Resulü bu tür durumlarda), palanı alıp başka tarafa kor, sonra onu düzler ve onun son kısmına doğru namaz kılardı. İbn Ömer de, böyle yapardı."

 

 

AÇIKLAMA:     (Yük Devesine, Beş Yaşındaki Deveye, Ağaca Ve Deve Semerine Karşı Namaz Kılmak): yük taşımada kullanılan deveye ... denir beş yaşına girmiş deve demektir.

 

İmam Buhârî, ağacı da, yük gibi değerlendirdi. Belki de, başlıkta ağaca yer vermek suretiyle, Hz. Ali'den nakledilen şu hadise işaret etti: "Bedir savaşında kendimize şöyle bir göz attım. İstisnasız herkes uyuyordu. Sadece Rasûlullah ayakta idi. O, bir ağaca doğru namaz kılıyordu. Sabaha kadar da dua etti." Nesâî bu hadisi hasen senetle nakletmiştir.

 

(develer huysuzlandığı zaman): Develerin huysuzlanıp namaz kılana saldır­masından endişe edildiğinde, ona doğru namaz kılmaktan vazgeçilir ve devenin semerine doğru namaz kılınır. Yani namaz kılan, semeri sütre olarak kullanır.

 

(son kısmına doğru): Bu ifadede İle, semerin sonunda bulunan ve hayvana binen kimsenin yaslanmasına yarayan, tahtadan yapılmış parça kasdedilmiştir. Kurtubî şöyle demiştir: "Bu hadis, sabit duran hayvanları sütre olarak kullanma­nın caiz olduğuna delil teşkil eder.

 

Bu hadis, deve yataklarında namaz kılmayı yasaklayan hadis ile çelişmez. Çünkü deve yatakları, develerin su kenarında kaldıkları yerdir. Deve yatakla­rında namaz kılmanın mekruh oluşu, ya buraların çok pis kokmasından, ya da, namazı kılanın develerin arasına girip birini sütre olarak kullanmasından ileri gelir.

 

Kurtubî dışındaki âlimler ise şunu söylemiştir: "Deve yataklarında namaz kılmanın yasaklanmasının illeti, develerin şeytandan yaratılmasıdır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sefer sırasında deveye doğru namaz kılması ise, zaruret halinde gerçekleşmiş bir durum olarak değerlendirilir. Bu durum, Allah Resûlü'nün evlerin dar olması yüzünden yatakta yatan kadına doğru namaz kılmasına benzer.

 

İmam Şafiî'nin Buvaytî tarafından nakledilen "Kadın ve hayvandan sütre olmaz" görüşü bu izaha dayanır. Tabi ki, bu durum, kişinin başka seçeneğinin bulunduğu anlarda söz konusudur.

 

Buvayti İmam Şafiî'nin talebesidir. Nitekim, Abdürrezzâk, İbn Uyeyne, Abdullah İbn Dînâr kanalıyla İbn Ömer­'in üzerinde semer bulunan deveye doğru namaz kılmayı hoş karşılamadığını nakletmiştir. Bunun hikmeti şu olabilir: Develer üzerlerinde semer olduğu za­man, üzerlerinde yük bulunmadığı hallerden çok daha sakindirler.

 

Not: Fakihlere göre sütrenin en küçüğü, deve semerinin son kısmı kadar olmalı­dır. Ölçü olarak bunun neye tekabül ettiği konusunda ise farklı görüşler vardır. Bazılarına göre bu bir zira’, bazılarına göre ise üç zirâ'dir. Meşhur olan da budur. Ancak İbn Ömer'in devesine vurduğu palanın/semerin son kısmı bir zira kadardı.